
Varsayımlar bana hep ateşten gömlek gibi görünür…
Doğru noktada kullanıldığında projelerde bizleri harika noktalara götürebildiği gibi; yanlış kullanıldığında ise büyük zararlar verebilir. İnsanlar çoğu zaman söylemlerinin varsayıma dayandığının bile farkında değildirler. Büyük beklentiler ile gerçekleştirilen çoğu başarısız proje girişimi, özünde işte bu sebepten ötürü fail eder…
İnsan odaklı problem çözme yaklaşımlarında, işe başladığımız ilk nokta işte burasıdır! Problemi tanımlarken bildiklerimizi, bildiğimizi sandıklarımızı ve bilmemiz gerekenleri masaya yatırırız… İster uzun soluklu projeler olsun, ister quick win projeleri olsun her zaman amaç, doğru bilgiyi elde etmek ve bunu hayata geçirmektir. Burada da ilk adım, bilgiyi sorgulamaktan geçer.
Bilgiyi sorgulama becerisi, doğuştan getirdiğimiz bir özellik değil, zaman içerisinde geliştirdiğimiz bir bakış açısıdır. Dolayısıyla bu değerlendirmeleri birer risk değerlendirmesi gözüyle ele almakta fayda vardır.
Proje çalışmalarında genellikle kanıksanan durumlar vardır. Çok fazla sebebi ve türü olabileceği gibi hepsinin ortak noktası, insanları harekete geçirmekten alıkoymalarıdır.
Birkaç örnek vermek gerekirse:
- Daha önceden denenmiş ancak başarılamamış durumlar
- Kulaktan kulağa gelişen ancak orijini bilinmeyen söylentiler
- Tepe yönetimin yanlış anlaşılmış söylemleri
- Müşterilere dair edinilen hissi kanıksamalar
- …
Doğru soruyu sormak, bizi doğru bilgiye götürür. İnsan odaklı çalışmalarımızın tümünde ortak amacımız, doğru insan odaklı soruyu sorabilmektir…
Varsayımlarımızı, bizlere doğru ve işe yarar bilginin ne olduğunu bulmak konusunda birer kılavuz olarak kullanabildiğimizde faydalı sonuçlara da yaklaşmış oluruz. Varsayımları gözden geçirmek için şu üç soruyu kendimize sorabiliriz:
1. Neleri biliyoruz?
Bu sorunun amacı, sahada karşılığı bulunan ve doğruluğundan veriler ile emin olduğumuz bilgileri tanımlamaktır. Her türlü veri değerlendirmeye alınabilir. Yeter ki üzerinde tartışma bulunmayacak kadar net olsun… Burada müşteri görüşmeleri, araştırma sonuçları, istatistiki veriler vs. bizlere bilgiye ulaşmada imkan sağlayacaktır.
2. Neleri bildiğimizi var sayıyoruz?
Burada emin olunması gereken durum, doğruluğu veya yanlışlığı kanıksanmış ancak somut olarak ispatlanmamış yargıları tespit etmektir. İnsan odaklı yaklaşımların tümünde kendimizi hedef kitlenin yerine koyma eğilimimiz vardır ve kendi düşüncelerimizi de hedef kitlenin düşünceleri ile örtüştürmeye meyil ederiz. İşte hatalar silsilesinin ilk basamağı burada başlar. Mümkün olduğunca kendimizi sürecin dışında tutarak varsayımlarımızı sınamaya odaklanmalıyız.
3. Neleri bilmemiz gerek?
Varsayımlarımızı ortadan kaldırmak ve yerine bilgiyi koymak için onları doğru tanımlamak zorundayız. Bu soruda, tam olarak amacımız, projemizin ilerlemesini sağlamak için mevcut durumda ne gibi bilgilere ihtiyaç duyduğumuzu ve bunları nasıl elde edeceğimizi tanımlamak olmalıdır. Bir liste halinde sıraladığımız bilinmesi gerekenleri iki boyutta sıralayabiliriz:
Öncelik ve kolay ulaşılabilirlik. Bu sıralamayı gerçekleştirdikten sonra bir sonraki adımınız da netleşmiş olacaktır.
Özetleyecek olursak varsayımlarınızın projelerinizi ve hatta girişimlerinizi baltalamasına izin vermeden, nötr bir şekilde onları masaya yatırmak önemlidir. Doğru soruya ve doğru bilgiye ancak doğru sorgulamaları gerçekleştirerek ulaşabilirsiniz. Varsayımlarınız ise doğru sorgulamalar için harika birer başlangıç noktası sunacaklardır.
Design Thinking, Lean Startup, Müşteri Odaklılık ve diğer insan odaklı çalışmaların tümü; doğru soruları sormayı ve doğru verileri elde etmeyi hedefler. Doğru veriler ile adım adım mükemmellik yolunda ilerleyebilirsiniz…