
Yıllardır gençlere her şeyin bir hayalle başladığını anlatıyorum. Evet hepimiz gözümüzde canlandırabileceğimiz şeyler kadar varız. Bu cümle size çok spiritüel mi geldi? Oysa oldukça realist!
Göztepe’deki Oyuncak Müzesi bir insanın gözünde canlandırdıklarının gerçeğe dönüşünün en güzel örneklerinden biri. Uzay bölümünü gezenler hatırlayacaklardır; 1950’lerde Almanya ve Amerika’da üretilen bir sürü uzay ile ilgili oyuncak camekana dizilidir. Fonda ise 1969 yılının 20 Temmuz gününe ait gazete kupürleri vardır. Manşette “Men Walk On the Moon – İnsanoğlu Ay’da Yürüdü” yazar. Bu uzay oyuncaklarıyla oynayan çocuklar, yetişkin olduklarında hayallerini gerçekleştirmişlerdir.
Peki bir tane mi hayal kuralım? Ya binlerce hayalimiz varsa?
“Ye, Dua Et, Sev” in yazarı Liz Gilbert yaptığı motivasyon konuşmalarında insanlara hayallerinin ve meraklarının peşinden gitmelerini söyler. “Neyi merak ediyorsanız, onunla ilgilenin. Birinden birine zıplayın, birinden sıkılırsanız diğerine sarın.”
Gilbert’a göre insanlar ikiye ayrılır:
“Tek bir hayal için yaşayan, gözü başka hiçbir şey görmeden hep aynı ağacı oyan ağaçkakanlar ve daldan dala zıplayan, neşeli, meraklı, ilginç arı kuşları. Arı kuşları bunu yaparken polen ve tohumları da taşırlar ve doğanın üretkenliğine de yardımcı olurlar hem.”
Ben bu ağaçkakanları yıllar önce girdikleri ve bir gün yükselme inancıyla bekledikleri iş yerlerinden ayrılamayanlara benzetiyorum. Her türlü haksızlığa uğramışlardır, hakları yense bile “bu kadar yıl emek verdim, nasıl bırakayım?” düşüncesinden çıkamazlar. Hem zaten giriş seviyesinden başlamış olsalar bile yıllar geçmiş, en azından yöneticiliğe yakın bir seviyeye kadar gelebilmişlerdir. Çoğunlukla bir cam tavana takılmışlardır.
Şimdi gelin hikayenin son birkaç yılda tamamen değişen yeni versiyonuna bakalım. Artık hayatımızda en alt seviyeden girdiğimiz ve en üst seviyelere yükseldiğimiz doğrusal kariyerler yok. Hatta tek bir ömürde birden fazla kariyerden söz etmek mümkün. Bu yüzden doğrusal ve hep yukarı giden bir kariyer hayalinden ziyade birden fazla meslek yapacağımız bu upuzun ömürde bir “kariyer portföyü” edinmek elzem.
Fütüristler biz yetişkinlerin uzayan ömrümüzde en az beş farklı kariyerimiz olacağını söylüyorlar. Anne-babalarımız başladıkları ilk iş yerinden emekli oldular ancak şimdi geldiğimiz noktada beş farklı şirket değil, beş farklı kariyerimiz olacağı neredeyse kesin. Kariyer portföyü olanlar meraklarını izleyen, daldan dala atlayan, deneyen, üretken Arı Kuşları olabilir mi?
Ben nasıl Arı Kuşu olurum?
Profesyonel koç olarak şunu söyleyebilirim: Hayatınız boyunca sizi siz yapan her şey, bıraktığınız nokta kadar izler kariyer portföyünüzü oluşturur. Soren Kierkegaard’ın dediği gibi “hayat ileriye doğru yaşanır ama geriye bakarak anlaşılır.”
Ağaçkakan yerine Arı Kuşu olmak için bazı tüyolarla bitirmek isterim:
- Çok şey denediğiniz için maymun iştahlı değilsiniz. Aklınızda kalacağına deneyin, gerekirse yanılın. Ne kadar erken denerseniz o kadar erken hata yapar ve aynı hızda hatalardan ders çıkarırsınız.
- Her seçim bir vazgeçiş, doğru. Aynı zamanda her seçim kararsızlıktan çok daha iyi
- Denediğiniz her neyse hoşunuza gitmiyorsa değiştirebilirsiniz. Sadece yeteri kadar çabaladığınızdan, tecrübe kazandığınızdan ve öğrendiğinizden emin olun. Siz Arı Kuşu’sunuz unutmayın.
- Yıllardır kendinizi gerçekleştiremediğiniz bir yerde çalışıyorsanız ya da istemeden bir bölümde okuyorsanız bırakın. Bırakmak günün şartlarında mümkün değilse, her gün yarım saatinizi gönlünüzde yatan neyse ona ayırın. O yarım saatlerin yakın gelecekte size bir kariyer rotası olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.
- Yaptığınız her ne ise elinizden gelenin en iyisini yapın. Yazı yazmayı öğrenmek için aylarca düz çizgi çizdik. Okumak için haftalarca anlamsız hecelere çalıştık. İşiniz buysa en iyi düz çizgiyi çizen siz olun.
- Gizli yeteneğiniz aslında en görünür olandır. Size en çok söylenen cümleleri hatırlayın. İlk boş kaldığınızda neye sarıldığınızı, nereye koştuğunuzu düşünün. Yeteneğiniz siz ona eğildikçe var.
Pınar Arısoy